
MESCİD-İ AKSA SALDIRISI VE
SON KEHANET
Harun Yahya
İsrail Askerlerinin Mescid-i
Aksa Saldırısı Altında Yatan Gerçek:
SON KEHANET
İsrailli askerlerin 27 Şubat 2004 günü Cuma Namazı çıkışında
Mescid-i Aksa'ya düzenledikleri silahlı saldırıda 24 Filistinli
sivil yaralandı. Saldırıda yaşlı, kadın ve çocuk ayırt edilmedi,
göz yaşartıcı bombaların yanı sıra plastik mermiler de kullanılarak
kalabalığın üzerine rasgele ateş edildi.
Bu saldırı bir ilk değildir. Yahudi geleneği olan Kabalist
felsefenin tarihi ve amacı incelendiğinde bu tür saldırıların
devam edeceği de açıktır. Zira Kabalist inanca göre Mesih'in
gelişi için gerekli olan tüm kehanetler birbiri ardına gerçekleştirilmiştir
ve bugün yerine getirilmesi gereken son bir kehanet vardır;
Hz. Süleyman Tapınağı'nın yeniden inşa edilmesi. Siyasi Siyonizmi
formüle eden Kabalacı Hirsch Kalischer'e göre ve diğer Kabalacıların
da kabul ettiği gibi Yahudilerin Kudüs'ü ele geçirdikten sonra
yerine getirmeleri gereken son kehanet budur ve bunun da yapılmasının
ardından Mesih'in gelişi an meselesi olacaktır. İşte Mesih
Planı'nın Müslümanlar ile Yahudileri karşı karşıya getiren
kehanetsel yönü buradadır, çünkü Tapınak'ın inşası için, onun
eski yerinde bugün duran iki İslam mabedinin, Mescid-i Aksa
ve Kubbet-üs Sahra'nın yıkılması gerekmektedir. Bu ise dünya
Müslümanlarının asla kabul etmeyeceği bir harekettir.
Peki İsrailliler bu son kehanet hakkında ne düşünmektedir?
Yahudiler, Tapınak'ı yapmak için İslam'ın üçüncü kutsal mekanını
yerle bir etmeyi hedeflemekte midir?
Tapınak'ın İnşasına Doğru?...
1984 yılının 27 Nisanında İsrail'de oldukça ilginç bir örgütün
varlığı ortaya çıktı. Machteret Yehudit (Yahudi Çetesi) adındaki
örgütün üyeleri, Arap yolcularla dolu olan beş yolcu otobüsünü
havaya uçurmaya yönelik bir plan yapmış ama son anda olayın
ortaya çıkması üzerine tutuklanmışlardı. Ancak daha önce gerçekleştirdikleri
önemli eylemler vardı; 1980 yılında Batı Şeria'daki iki Arap
belediye başkanının arabasına bomba koyarak öldürmüşler, 1983
yılında ise Hebron kentindeki İslam Koleji'ne silahlı bir
saldırı düzenleyerek üç öğrenciyi öldürmüş, otuz üç tanesini
de yaralamışlardı.
Ama kısa bir süre sonra, Machteret Yehudit'in tüm bunlardan
çok daha büyük bir eylemi gerçekleştirmek üzere olduğu öğrenildi.
Örgüt, Doğu Kudüs'ün, Müslümanların Harem-i Şerif, Yahudi
ve Hıristiyanların ise Tapınak Tepesi (Temple Mount) adını
verdikleri mevkiinde yer alan iki İslam mabedini, Mescid-i
Aksa ve Kubbet-üs Sahra'yı havaya uçurmak için çok kapsamlı
bir plan hazırlamıştı. Mabetlerin mimarı yapısı üzerinde profesyonel
bir inceleme yapılmış, Golan Tepeleri'ndeki bir askeri garnizondan
bol miktarda patlayıcı çalınmıştı. Kubbet-üs Sahra'yı etrafa
zarar vermeden havaya uçurabilmek için, 28 ayrı patlayıcı
Kubbe'nin belirlenmiş yerlerine yerleştirilecekti. Gerekirse
Mescid-i Aksa'yı korumakla görevli silahsız Müslüman nöbetçileri
vurmak için ucuna susturucu takılmış Uzi'ler ve göz yaşartıcı
bombalar edinmişlerdi. Operasyon, yirminin üzerinde Machteret
Yehudit militanının katılımıyla gerçekleşecekti.
Machteret Yehudit'in iki önemli lideri vardı, Yeshua Ben-Shoshan
ve Yehuda Etzion. İsrailli yazar Ehud Sprinzak, "The Ascendance
of Israel's Radical Right"(İsrail'de Radikal Sağın Yükselişi)
adlı kitabında bu ikilinin kimliklerini incelerken, birer
Kabalacı oluşlarına, özellikle de hareketin ruhani lideri
sayılabilecek olan Yeshua Ben-Shoshan'ın Kabala üzerindeki
derin çalışmalarına dikkat çekiyor. Bu iki Kabalacı'nın bir
diğer ortak özellikleri ise İsrail radikal sağının en önemli
politik organizasyonu ve "Kabalacıların partisi" olan Gush
Emunim'e bağlı oluşlarıydı.
Ancak bu ikili, Ehud Sprinzak'ın yazdığına göre, Gush Emunim'in
asıl çizgisinden sapmış olan genç Kabalacılardı. Gush Emunim'in
büyükleri, dönemin en büyük Kabalacısı sayılabilecek olan
Haham Zvi Yehuda Hacohen Kook'un "itidal" çizgisine bağlı
kalmışlar ve Mescid-i Aksa'yı imha girişimlerine karşı hep
"daha zamanı değil" diyerek karşı çıkmışlardı.
Bu iki genç Kabalacı ise Gush Emunim içindeki dini hiyerarşiyi
bozarak, kendileri gibi düşünen radikallerle birlikte kendi
başlarına Tapınak'ı yıkmaya karar vermişlerdi. Bu, tarihteki
"sahte Mesih" hareketlerine benzeyen bir durumdu; Yahudi tarihinde
sık sık boy gösteren "sahte Mesih"lerin çoğu, büyük Kabalacıların
yürüttüğü uzun Mesih Planı'nı beklemekten sıkılmış ve kendi
başlarına işe soyunmuşlardı. Nitekim Gush liderleri de Machteret
Yehudit olayını böyle yorumladılar. Yeshua Ben-Shoshan'ın
hocası olan Kabalacı hahambaşı Yoel Ben-Nun, öğrencisini tarihteki
sahte Mesihlerin en ünlüsü olan Sabetay Sevi'ye benzetmişti.
Zaten Yeshua Ben-Shoshan'ın daha önce de Gush çizgisine göre
sivri kaçan bazı açıklamaları olmuştu. Ehud Sprinzak, Yeshua
Ben-Shoshan'ın Gush liderlerinin inandıkları ama açıkça söylemeyi
sakıncalı buldukları bazı konuları fütursuzca gündeme getirdiğini
söylüyor. Bunların başında yakın gelecekte kurulacak olan
"İdeal İsrail Devleti" projesi vardı: Yeshua Ben-Shoshan,
Tapınak'ın yeniden inşasının ardından, İsrail'in, 70 bilge
Kabalacıdan oluşan Sanhedrin kurulu tarafından yönetilecek
bir Yahudi teokrasisine dönüşeceğinden söz etmişti. Bu, Gush
liderlerinin de hesapladıkları şeydi, ama bunu açıkça söylemeyi
asla uygun bulmamışlardı.
Kısacası, Machteret Yehudit'in üyeleri, herkesin yapmak istediği
bir işi, sabırsızlıkları nedeniyle, uygun olmayan bir zamanda
yapmaya kalkmışlardı. Bu nedenle, aslında, gerek Gush Emunim
gerekse İsrail hükümeti, Machteret Yehudit'e ve eylemine gizli
bir sempati ile bakmışlardı. İsrail mahkemesi, kanunlara göre
suç oluşturan bu eylemi doğal olarak cezalandırdı, ama mahkeme
kararından bir gün sonra, Başbakan Yitzhak Şamir, Machteret
Yehudit üyeleri için şöyle diyebiliyordu: "Hepsi harika insanlar
ama bir hata yaptılar." Gush Emunim'in önde gelen ismi Haham
Moşe Levinger de eylemin teorik olarak doğru, ama zamanlama
yönünden yanlış olduğu yönünde görüş bildirdi.
devamı
>>>
İsrail Hükümetinden Yahudi Çete Üyelerine AF!
|